Fenerbahçe’nin ulusal yıldızı Ferdi Kadıoğlu, Hollanda’dan Voetbal International’a açıklamalar yaptı.
İşte Ferdi Kadıoğlu’nun kelamlarından öne çıkanlar:
“SANKİ KONUTUMUZDA GİBİYDİK”
Sadece Türkiye’de değil, Fenerbahçe ile yurt dışında oynadığımızda da büyük takviyesi hissediyorsunuz. Türk Ulusal Grubu’nda ise bu takviye kat be kat daha ağır. Geçenlerde Berlin’de Almanya’ya karşı bir hazırlık maçı oynadık. Stadyumdaki 75 bin kişinin 60 bini Türk’tü. Olağan değil, güya konutumuzda oynuyormuşuz üzereydi, bu kadar çok vatandaşımız bizi destekliyordu. Özel bir tecrübe.
“TRANSFER HABERLERİ OLMASI HOŞ LAKİN…”
Hakkımda çıkan transfer haberlerinin bu kadar olumlu olması hoş lakin ben transferle değil temel olarak Fenerbahçe ve bu dönemle ilgileniyorum. Ligde şampiyon olmak, kupayı kazanmak ve Avrupa’da performans göstermek istiyoruz, değerli olan bu. Ondan sonra da Avrupa Şampiyonası geliyor. Bunlar her gün üzerinde çalıştığım somut şeyler, sonrasına bakarız.
“TENİSLE FUTBOL ORTASINDA SEÇİM YAPTIM”
Spor küçük yaşlardan beri içimdeydi. Annem hala dans dünyasında faal; evvelden profesyonel bir balerindi. Kuvvetli bir dünyada çok fazla rekabetle en üst seviyede performans sergiliyordu. Spor için yaşama disiplinini ondan, futbol sevgisini de babamdan aldım.
Çocukken tenise karşı da büyük bir yeteneğim vardı ve onu da üst seviyede oynadım. Ülkenin her yerinde turnuvalara katıldım. Küçük bir çocuktum ve omzumda o büyük tenis çantalarından biriyle spor merkezine giderdim. Sonunda futbol ve tenis ortasında bir seçim yapmak zorunda kaldım, zira bir kombinasyon artık mümkün değildi ve seçimim futboldan yana oldu.
“FENERBAHÇE EŞSİZ BİR FIRSATTI”
Fenerbahçe transfer teklifi yaptığında aslında çabucak fark ettim: ‘Bu eşsiz bir fırsat, bunu değerlendirmeliyim.’ Phillip Cocu Fenerbahçe’de teknik yöneticiydi ve bu doğal olarak bana ekstra cazip geldi. Ne yazık ki bu durum uzun sürmedi zira birkaç ay sonra kulüp onunla vedalaştı.
Tabii ki çok büyük bir adımdı. Şimdi ergenlik çağındaydım ve birden kendinizi Türkiye’nin en büyük kulüplerinden birinde, İstanbul üzere bir metropolde buluyorsunuz. Birinci dönemimde tek bir maça çıktım, o da kupadaydı. Yalnızca bir maç. Bu benim futbola teşebbüs hakkında gereğince şey söylüyor.
“ZAMANIMIN GELDİĞİNE İKNA OLDUM”
Sadece vakte gereksinimim vardı. Ancak birebir vakitte gidişatı yalnızca kendimin değiştirebileceğini de çok âlâ biliyordum. Kendime yatırım yapmaya başlamalıydım, çok daha güçlü olmalıydım. Teknik ve taktik olarak temelim düzgündü, bunu her gün idman alanında görüyordum, yalnızca hala bir çocuğun bedenine sahiptim. Daha da güçlenmem gerekiyordu ve bunun için çalışmaya başladım.
Spor salonunda çok fazla idman yaptım ve güçlendiğimi hissettim. Vaktimin geleceğine ikna olmuştum ve sonra ailemden aldığım zihniyetime geri döndüm. Şayet bir şeyi başarmak istiyorsanız, onun için yaşamalı ve pes etmemelisiniz. Ben de o denli yaptım ve sonuçta Fenerbahçe’de talih yakalamayı başardım.
“BENİ KANAT BEK KONUMUNDA DENEDİ”
Portekizli bir teknik yöneticimiz vardı, Vitor Pereira, üç savunma oyuncusu ve iki kanat bekiyle oynamaya başladı. Beni kanat bek durumunda denedi ve aslında işler bir anda hayli yeterli gitti.
Elbette başımdaki bir düğmeyi değiştirmem ve buna sahiden alışmam gerekti lakin gitgide daha uygun olduğumu hissettim. Bu rolde defansif olarak var olmanız gerekiyor lakin topa sahip olduğunuzda hamle etmek için ileri de çıkabiliyorsunuz. Bu kombinasyonu çabucak sevdim.
“GERÇEKTEN HEYECAN VERİYOR”
Pereira’dan sonraki teknik yöneticiler benim 4-3-3 sisteminde kanat savunucusu olarak da kadro için değerli olabileceğimi gördüler. Bu nitekim de büyük bir değişimdi, zira birkaç yıl öncesine kadar bunun mümkün olduğunu düşünmüyordum, fakat bu yalnızca futbolda işlerin garipleşebileceğini gösteriyor. Ayrıyeten topu alıp çabucak akabinde atakta yararlı olup olamayacağımı görmek bana gerçek bir heyecan veriyor.
“BİRBİRİMİZLE FLEMENKÇE KONUŞUYORUZ”
Dusan Tadic sol kanat oyuncusu olarak önümde oynuyor. Bu dönem futbol oynamak mükemmel, birlikte uygun bir ahenk yakaladık. Birbirimizle sık sık Felemenkçe konuşuyoruz, bilhassa alanda birbirinizi süratli bir halde anlayabilmeniz gerekiyor, o yüzden bu biçimde irtibat kurmak hoş. Dusan inanılmaz bir futbolcu, çok güçlü ve yeterli, nitekim bir önder ve futbol açısından topu tutma konusunda uygun, bu da birlikte tehlikeli olmak için sık sık temas kurabileceğim manasına geliyor.
“HANGİ ULUSAL KADROSU SEÇECEĞİMİ ÇOK DÜŞÜNDÜM”
Bir noktada üç ülke seçebilirdim: Türkiye, Kanada ve doğal ki Hollanda. Bir genç olarak, Hollanda Ümit Ulusal Ekibi’nde Erwin van de Looi idaresinde forvet olarak oynamadan evvel Hollanda’nın beş farklı genç ulusal kadrosunda oynadım. Hangi ulusal grubu seçeceğimi çok düşündüm ve etrafımdaki beşerlerle da bu mevzuyu konuştum. Her iki ülke de benim için çok bedelli.
“TÜRKİYE’Yİ SEÇTİĞİM İÇİN BİR AN BİLE PİŞMAN OLMADIM”
Final turnuvalarında hem Türkiye’yi hem de Hollanda’yı destekliyordum. Yalnızca kim oynaması gerekiyorsa o oynardı ve çoklukla ikisinden biri orada olmazdı, bu da işimi kolaylaştırırdı.
Ama artık seçim yapmak zorundaydım ve sonunda Türkiye’yi tercih ettim. Bundan bir an bile pişmanlık duymadım. Âlâ hissettiriyor ve Türk ulusal ekibiyle şimdiden birçok olağanüstü an yaşadım. Önümüzdeki yaz Almanya’da düzenlenecek olan Avrupa Şampiyonası ise en kıymetli anlardan biri olacak. Bunu dört gözle bekliyorum.
“HER ŞEYİN GİDİŞATINDAN ÇOK MEMNUNUM”
Zirvede oynuyorum ve bu nedenle başarısız olamam. Lakin beni yanlış anlamayın, her şeyin gidişatından çok mutluyum. Türkiye’deki macera için genç yaşta her şeyi geride bırakarak en kolay yolu seçmedim. O vakit zihinsel olarak güçlü olmanız ve yeriniz için savaşmanız gerekiyor. Bu işe yaradı ve bu yüzden bunu kendim için ülkü bir rota olarak görüyorum.
“YAŞADIĞIM ŞEY OLAĞAN DEĞİL”
Ve bazen şunu fark ediyorum; yaşadığım şey olağan değil. Burada, Fenerbahçe üzere böylesine büyük bir kulüpte ve bu kadar çok taraftarın önünde oynadığım için kendimi ayrıcalıklı hissediyorum. Ancak tıpkı vakitte daha da yeterli olma ve daha fazla hoşluk yaşama dürtüsü hissediyorum. 2024’te amacım bu.
