Samsunspor Teknik Yöneticisi Markus Gisdol, “Samsunspor’a gelmeden evvel kulübün içinde bulunduğu tablo ile ilgili araştırma yapıp bilgi aldım. Bu cins riskler her vakit her kadroda olabilir. Ben meydan okumayı seviyorum. Birtakım teknik adamlar bu riskleri almayı sever” dedi.
Samsunspor’a gelmeden evvel Muhteşem Lig’i takip ettiğini söz eden Gisdol, “Türkiye ile her vakit temaslarım vardı. Türkiye ligini takip ediyordum. Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe hakkında bilgim vardı. Daha evvel de Türk kadrolarıyla görüşmelerim oldu. Lakin bu teklife dönüşmedi” diye konuştu.
“BEN MEYDAN OKUMAYI SEVERİM”
Risk almayı ve uğraş etmeyi sevdiğini belirten Markus Gisdol, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Samsunspor’a gelmeden evvel kulübün içinde bulunduğu tablo ile ilgili araştırma yapıp bilgi aldım. Bu çeşit riskler her vakit her ekipte olabilir. Ben meydan okumayı seviyorum. Evet ben bunu daha evvel yaptım. Almanya’da da emsal tabloda yer alan ekiplerde misyon alıp başarılı oldum. Birtakım teknik adamlar bu riskleri almayı sever. Ben de severim. Risk almayı ve uğraş etmeyi seviyorum. O nedenle de Samsunspor’dayım. Benim için bu işin üstesinden gelmek bir meydan okumadır. Samsunspor’dan teklif aldığım birinci andan itibaren hakikaten güç bir süreç yaşandı. Gerek Lider Yüksel Yıldırım gerekse Fuat Çapa ile konuşum tüm bilgileri onlardan aldım. Kulübün imkanları konusunda beni ikna ettiler. Birtakım maçların görüntülerini izledim ve kendi kendime dedim ki; güç bir çaba olacak ancak başaracağız. Misyona gelmeden evvel Samsunspor’un oynadığı oyun bu değildi. Şeklinin bu olmadığını biliyorum. Lakin ben geldiğimde tahlilimi yapınca bu oyun anlayışının ligde kalmak için en yeterli baht olacağını gördüm. Galibiyetler almak ve başarılı olmak için bu şu anda yaptığımızın yalnızca birinci adımıydı. Artık her hafta çok çalışmalıyız. Üzerine koyarak gitmek zorundayız.”
Bundesliga’da çalıştırdığı ekipleri küme düşmekten kurtarma yeteneğiniz ile ‘Kurtarıcı’ lakabıyla anılmasının kendisinde bir baskı oluşturmadığını tabir eden Gisdol, “Bu imaj benim için sorun değil. Teknik adam mesleğime başladığımda takımlarımla her vakit şiddetli süreçler yaşadım. Adım adım ilerledim. Hoffenheim’dan teklif aldığımda hakikaten ligin en altındaydılar ve kimse onlara kalabileceklerini söylememişti. Bu grupla ligdeydim ve bu benim birinci Bundesliga’da teknik yönetici olma şansımdı. Ben de bu talihi yeterli değerlendirdim. Ligde kaldık. Sonra Hoffenheim 8.sıraya kadar yükseldi. Sonrasında Hamburg’dan teklif aldım, neredeyse tıpkı durumdaydılar ve ben de ‘tamam’ dedim. Hamburg da çok fazla geleneği olan nitekim büyük bir kulüp. Orada da başarılı oldum. Bu noktada kendimi ‘kurtarıcı’ değil, geliştirici olarak görüyorum. Ancak ‘kurtarıcı’ imajından da rahatsız değilim” dedi.
